6 Ekim 2008 Pazartesi

OKULÖNCESİ DÖNEMDE ÇOCUĞUNUZUN GELİŞİMİ

Gelişim, doğrusal değildir. İleriye sıçrayabilmek için bir-iki adım geri gitmek gibi, gelişimde de zaman zaman geriye dönüşler olabilir. Hem anne-baba için hem de çocuk için sancılı olabilen bu sürecin ardından, çocuğunuzun önemli bir gelişimsel atılım yaptığını göreceksiniz….
Çocuklar, önlerinde bir engel (aşırı kaygı ve korku, aşırı müdahale, ihmal, vb.) olmadığı sürece, sahip oldukları gelişim potansiyelini kendiliğinden gerçekleştirirler.
Her çocuk farklıdır, her çocuğun gelişimi aşağı yukarı benzer bir hatta olsa da büyük ölçüde kendine has özellikler taşır.
İlişki, dans etmeye benzer. Çocuğunuzla ilişki içindeyken de, aynı dans eder gibi, spontan, yaratıcı, ve esnek olmanız gerekir.
Çocuklar, gelişim sürecinde “Hemen, şimdi, her şeyi istiyorum; dünya benim çevremde dönüyor; her şeyi yapmaya muktedirim” düşüncesinden, “Bazı şeyler imkansız, benim ve anne/babamın gücü sonsuz değil, biraz beklemek zorundayım, dünya benim çevremde dönmüyor” düşüncesine doğru evrilir.
Bu yanılsamanın kırılıp “gerçeklik dünyasına” geçiş, büyük bir hayalkırıklığını, çaresizlik, güçsüzlük, ve kaygı duygularını, ve bunun sonucunda da büyük bir öfkeyi beraberinde getirir.
Gelişim, BEDENSEL, ZİHİNSEL, DUYGUSAL, CİNSEL, ve SOSYAL alanda değişimleri içerir. Bu alanlardaki gelişimin tümü ise, KİŞİLİK GELİŞİMİ olarak adlandırılabilir.


SOSYAL GELİŞİM:
· Yaşamın ilk yıllarında anne-çocuk arasında kurulan simbiyotik ilişki, yaklaşık 2-3 yaşlarında çocuğun anneden ayrılma, bağımsızlaşma ve bireyleşme sürecine doğru evrilir (psikolojik doğum). Çocuğun “kendi” tercihlerinde diretmesi, her şeyi kendi başına yapmak istemesi, ve yetişkinlere sürekli “hayır” diyerek tersini yapmak istemesi, bu ayrılma/bireyleşme mücadelesiyle ilgilidir.
· Bu süreçte, çocuğun her şeyi istediği gibi yapmaya muktedir olmadığını fark edip hayalkırıklığı, çaresizlik, güçsüzlük, yetersizlik, engellenme gibi duygular yaşaması kaçınılmazdır. Ve bu duygular, çocuklarda yoğun bir öfke şeklinde dışa yansır.
· Sosyal gelişim sürecinde, çocuklar “benmerkezcilik”ten uzaklaşarak diğerleri ile “empati” kurmaya başlar. Bunun önkoşulu, anne/babaların çocuklarıyla empati kurabilmesidir.
· Çocuklar, yaklaşık 3-4 yaşlarında, hemcinsi ebeveyne yönelik rekabet ve düşmanlık duyguları ile birlikte, karşı cinsten ebeveyne yönelik romantik bir ilgi duymaya başlayabilir. Bu süreçte, çocuğun anneyle veya babayla “ikili ittifak” girişimine anne-babanın prim vermemesi gerekir. Bunun sonucunda, çocuk karşı cinsten ebeveynine olan “aşkından” vazgeçip hemcinsi olan ebeveyniyle özdeşleşme yoluna gider. Bu da, çocuğun cinsel kimliğini sağlıklı bir biçimde oluşturabilmesinin yolunu açar.
· Çocuklar, 3-6 yaş arasında, diğerleriyle “birlikte” birşeyler yapmayı (oyun, vb.), paylaşmayı, ve sosyal kuralları öğrenir. Bu süreçte çocuk hem özerk bir “birey” olarak bağımsızlığını ilan eder, hem de yine özerk bir birey olarak diğer bireylerin arasına, yani topluma, katılır.
· Sosyal rollerin (anne, baba, öğretmen, doktor, polis, vb.) öğrenilmesi ve (evcilik, doktorculuk gibi) oyunların içinde prova edilmesi bu süreçte gerçekleşir.


DUYGUSAL GELİŞİM:
· Çocuklar, duygularını çok şiddetli biçimde yaşar ve birbirine tamamen zıt duyguları bir arada yaşayabilir
· İlk başlarda, yaşadığı duygulara anlam veremez ve onları adlandırıp dile getirmek yerine davranışsal biçimde (ağlayarak, vurarak, küserek, vb.) dışa yansıtır. Zihinsel ve sosyal gelişimi ilerledikçe, temel duygularının farkına varmaya ve onları adlandırmaya, daha sonra da dile getirmeye başlar (duygusal zeka). Bu becerinin kazanılabilmesi için, anne-babanın kendi duygularını tanıyor olması, duygularını dile getirebiliyor olması, ve çocuklarının duygularını onlara “tercüme edebiliyor” olması çok önemlidir.



BEDENSEL (PSİKOMOTOR) GELİŞİM:
· Çocuklar, hızla gelişen bedenlerini keşfetme ve kazandıkları psikomotor becerileri deneme çabasının sonucunda, bazen yetişkinlere anlamsız gelecek veya onları rahatsız edecek şekilde aşırı hareket ederler. Zamanla, bu enerji ve hareketlilik belli alanlara ve belli amaçlara yönelecektir.


CİNSEL GELİŞİM:
· “Melek gibi saf ve temiz” olduğu düşünülen bebeklerin ve çocukların da bir cinsel dünyaları vardır.
· Çocuklar, 3-4 yaşlarından itibaren, erkek/kadın bedeni arasındaki farklılıkları ayırdetmeye ve kendi cinsel kimliklerini oluşturmaya başlar.
· Cinselliğe yönelik artan merakın ve keşfetme çabasının sonucunda, kendi bedenini çevresindeki kişilere teşhir edebilir, cinsel organıyla oynayabilir, cinsellikle ilgili kelimeleri kullanmaya başlayabilir, arkadaşlarının veya yetişkinlerin çıplak bedenlerini gözlemek isteyebilir, arkadaşlarıyla bazı masum cinsel oyunlara girişebilir, ve anne-baba arasındaki cinsel ilişkiyi merak edebilir.


ZİHİNSEL GELİŞİM:
· Uzun süreli ve şematik belleğin gelişimi, sembolleştirme, soyutlama, sınıflandırma, zaman kavramı, akıl yürütme, neden-sonuç ilişkileri, dilin daha etkin ve karmaşık biçimde kullanımı, sayı kavramı, ve hayal ile gerçek arasındaki ayrımın farkındalığı, okul öncesi dönemdeki çocuğun zihinsel gelişiminde önemli kazanımlardır.

Uzman Psikolog
Serhat Türktan

Hiç yorum yok: